Bölünen Türkiye!

Türkiye- Hırvatistan…

Kritik, tarihi, önemli maçtı. Kazanamadık, olmadı…

Olabilir. Futbol bir oyun. Kazanmak kadar kaybetmek de var. Hem bu iki maçlı bir baraj maçı ve rövanşta kazanmak, 3-0’lık yenilgiyi çevirmek de mümkün olabilir. Bunlar futbolun hesapları. Ama bir de insani hesaplamalar var…

Henüz maç başlamadan, daha Hırvat futbolcular sahaya adım atar atmaz başlayan ıslık furyası ve Hırvat taraftarlar ağızlarını açar açmaz onları susturmaya çalışmak… Tamam bu ev sahibi olmanın, kendi sahasında oynamanın bir kuralı. Ama bunu yaparken de düşmanca, sanki savaşa çıkar gibi gerçekleştirmek ne kadar doğru?

Tüm bunların yanında rakip ülke takımın milli marşının ıslıklanması da başka bir ayıp. Türkiye’nin milli marşı başka ülkede ıslıklandığında neredeyse o ülkeyi düşman ilan edecek raddeye gelirken, sahamızda rakibin marşını ıslıklamakta bir beis görmüyoruz.

Tüm bunlar rakibe gösterilen birer tepki olarak kalsa ‘bölünmüşlük’ rakip ve biz olarak kalacaktı. Ancak skor ikinci yarının henüz başında 3-0 olunca bu kez tepki Hırvatların üzerinden sahadaki Fenerbahçeli oyunculara kaydı. Galatasaray’ın maçlarını oynadığı statda yapılan maçtaki bir grup Galatasaraylı seyirci, yenilen goller sonrası Fenerbahçeli file bekçisi Volkan Demirel’i protesto ettiler, küfürler yağdırdılar. Aynı tepkiler Emre Belözoğlu’na da geldi. Maçtan önce de sahada ısınan milli oyunculardan sadece Galatasaraylılar tribünlere çağrıldı, destek verildi. Böylece bölünmüşlük Türkiye takımı içinde Galatasaraylı- Fenerbahçeli konumuna kadar geldi.

Bir de daha maçtan önce milli takımı desteklemek için tribünlere gelmiş taraftarlar arasında yer kavgasının çıkması aslında ne kadar da kavgaya, tepki göstermeye ve bölünmeye açık olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu. Bu her ne kadar bir oyun olsa da ortaya çıkan tablo, Türkiye’deki sorunların çözülmesinin ne denli zor olduğunu da açıklayan bir örnektir.

Hayati bir mesele olan ‘sınır ötesi operasyon tezkeresi’ konusunda Meclis’te görece bir birlik içinde olan partilerin tezkerenin kullanılması konusunda yine aynı bölünmüşlük tablosuna dönmeleri bir oyun olan maçtan, bir savaş olan sınır ötesi operasyon kararına kadar ne kadar da bütünlükten uzak olduğumuzu bize anlatıyor.