Bitmeyen İstanbul, caddelerde sürünüyor!


İstanbul da diğer birçok metropol gibi farklı sorunlarla mücadele ediyor. Nüfus kalabalığı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan çevre kirliliği, konut sıkıntısı, trafik keşmekeşi vs... Ancak birçok konu da nevi şahsına münhasır bir kent olmasıyla bilinen İstanbul, bu 'özelliğini' inşaat konusunda da göstermekten geri kalmıyor.

Son yapılan Marmaray kazısıyla geçmişi bilinenden de eskiye tarihlenen İstanbul, binlerce yıllık bir maziye sahip olmasına rağmen ne yazık ki henüz yerleşememiş bir kent görünümünde. Sürekli inşaatların sürdüğü kent, tarihi misayonu nedeniyle bir açık hava müzesi olması gerekirken adeta bir açık hava şantiyesi konumunda...

Türkiye'nin gelişmekte olan ekonomisinin de etkisiyle ülkenin en büyük şehri olan İstanbul'da da yeni binaların, ticaret merkezlerinin yapılması elbette doğal karşılanabilir. Ancak İstanbul'un, benzeri şehirlerle bu konuda karşılaştırılması yapıldığında yine şaşırtan sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz.

İstanbul gibi tarihi şehirlerde genelde bir çekirdek kent bulunur. Şehrin ilk kurulduğu yeri kapsayan ve genellikle de 'tarihi kent- eski şehir' gibi tanımlamalarla anılan bu kesimler, orjinal halleriyle korunmaya gayret edilir. Kimi şehirlerde bu alanlar trafiğe de kapatılarak tam bir açık hava müzesinde dönüştürülür.

Ancak İstanbul'da bu tanımlamayı karşılayan alan olan veya olması gereken bölge olan 'Tarihi Yarımada' bırakın trafiğe kapatılmayı, henüz bir şantiye görünümünden bile kurtulabilmiş değil. Birkaç küçük sokağın trafiğe kapatılmasıyla geçiştirilmeye çalışılan sorun apaçık ortada durmaktadır. Tarihi surlarla şehrin diğer bölgelerinden doğal olarak ayrılan Tarihi Yarımada'da söz konusu surların içler acısı hali ise ayrı bir araştırma konusu olarak varlığını sürdürmektedir.

İstanbul benzeri şehirlerde yeni yapılaşmalar kentin tarihi olmayan ve dış bölgelerinde gerçekleştirilirken, İstanbul'da da benzer bir uygulama, Maslak bölgesi merkez alınarak bir şekilde uygulanmaktadır. Ancak buna rağmen İstanbul'un merkezi olan ve tarihi hüvviyetinin korunaması gereken Tarihi Yarımada'da neredeyse belediye otobüsünden fazla harfiyat araçlarını görebilirsiniz. Tursitlerin şaşkın bakışları arasında homurdanarak sokakları, caddeleri arşınlayan bu dev araçların çevreye verdiği rahatsızlığın yanında, meydana getirdiği kirlilik de cabası.

Sanırım İstanbul daha uzun süreler oturamamış bir şehir olmaya devam edecek ve binlerce yıllık tarihine güvenerek İstanbul'un merkezinde huzurlu bir hayat arayanlar daha çok bekleyecek...

Yorumlar