Güneşe kızma! Bence o seni seviyor



Birçoklarınca özlemle beklenen yaz, kuzey yarım küreye merhaba dedi ve gök kubbeye yerleşti. Sıcakların hüküm sürdüğü atmosferde yaz, günlerini sayarken; sıcaktan bunalan insanların da serzenişleri giderek artmakta.

Kış düşkünü insanlar 'sayılı gün çabuk geçer' havasında göz ucuyla takvimleri yoklarken, yazcıların da hevesleri genelde çoğu sıcak zamanlar olduğu gibi şeker misali eriyor. Ancak bu güzel yaz günleri hayalini eriten ve şikayetlere neden olan ne mevsim ne güneş ne de hava durumu lugatına göre mevsim normallerinin üzerinde seyrenden sıcaklıklar. Tüm bunların nedeni yine biz insanlar aslında.

Küresel ısınma konusu artık çoğu insanın malumu. Bu durum da insanların yine kendilerine bir 'armağanı' olsa da bu gelişme farklı bir yazı konusu. Küresel ısınmanın etkilerini yok etme isteği ve bilinci gelişene kadar ve bu bilinç geliştikten sonra gerekli tedbirler alınıncaya ve bunların etkisini göstermesine kadar geçen sürede ya da şuan ki duruma bakacak olursak, artık körleşmiş insanların dünyasında küresel ısınmayla birlikte yaşayamaya devam ettiğimize göre alınması gereken önlemler yine biz insanlara kalıyor.

Güneş önceden de vardı. Yine yazlar yaşanıyordu. Allah bilir belki daha da sıcakları... Ancak o zamanki insanlar acaba bizler kadar şikayetçi miydi tepelerindeki bu güneşten? Hiç sanmıyorum. Bu dede- torun arasındaki şikayet dengesini hafızamında canlandırmak için bence çok uzaklara gitmemize hiç gerek yok. Örnek hemen yanı başımızda: Akdeniz Havzası...

Bilim adamların tahminlerine göre gelecek yüzyıllarda daha da ısınması beklenen Akdeniz Havzası zaten yılın büyük çoğunluğunda sıcak ve ılıman bir bölge. Tarih boyu ise birçok medeniyete ev sahipliği yapmış geniş bir yaşam alanı. Kuzey Afrikası'ndan Güney Avrupası'na, Egesi'nden Doğu Akdeniz Sahilleri'ne kadar hangi yerleşim bölgesini incelesek karşımıza genelde birbirine benzer şehirler ve yapılanmalar çıkıyor.

Şehir medeniyeti yeşille, ağaçla, çiçekle renkleniyor. Şehir yaşamı suyla, kuyuyla, çeşmeyle ferahlıyor. Şehir hayatı taştan evlerle, kanatlı pencerelerle nefes alıyor. Ancak şimdiki şehirler beton, cam, çelik ve asfalttan ibaret! Betona işleyen güneş evleri gün boyu ısıtırken, asfalt, çelik ve camdan yansıyan güneş de şehrin tamamını normalde neredeyse 5-10 derece daha fazla ısıtarak güneşi modern şehir insanına kötü göstermek için adeta birbirleriyle yarışıyor.

Bu yanlışlar göz önünde olmasına rağmen sonrasında da şehir sakinleri klimalara ve izolasyon malzemelerine sarılıyor. 'Modern şehirlerin yaşam alanı bu şekilde' denilebilir. Ancak beton, çelik, asfalt, cam birlikteliğini sorgulamadan, su buharı üfleyen yeni nesil vantilatörler üretmeden önce bu yapımsal hatalar sorgulanacak olsa modern şehirlerde nefes almak belki daha da kolay olabilir.

Yorumlar