Ramazan bize gelirdi ve biz çocuktuk



Ramazan bize gelirdi ve biz çocuktuk.
Uyumadan başlamak yoktu o zaman sahurlara ve her iftar evdeydik.
Daha çoktuk sofralarda şimdikinden ve belki de en güzeli kışın gelirdi bize Ramazan.
Biz üşüyen çocuklardık.

Okula giderdik her gün. Cumartesi- pazar bizimdi.
Akşamın merakı vardı içimizde tüm gün ve akşamdan sonra başlayacak ikinci akşamın.
Kış sakın yanıltmasın sizi! O zamanlar sanki günler kısa ama saatler uzundu.
Biz bir gün akrep bir gün yelkovandık.

Kimi zaman yağmurla gelirdi Ramazan bazen de karla.
Yine dizilerimiz vardı ama şimdikilerden başka.
Yollarımız daha kısaydı o zamanlar. Belki küçük ayaklarımıza uygun.
Yollar kısa, dünyamız küçük, camlarımız buğuluydu.
Biz ise cama yazılar yazandık.

Ramazan bize gelirdi ve biz sahiden çocuktuk. Neler de bulurduk o ufacık şeylerde.
Mesela ışıklarımız vardı avuç içi kadar. Ama büyüklerin değil o zaman ki bizim avucumuz kadar.
Dünyamızı aydınlatmaya yeterdi de artardı. Çünkü biz hafif karanlık, kapalı havaları severdik.

Bir dünya koşturmacası yoktu bizim için. Sadece tadını çıkarırdık Ramazan'ın.
Bizden beklenen doğru kullanmamızdı sadece; defterimizi, kitabımızı, kalemimizi ve silgimizi.
Çizerdik, okurduk, yazardık. Baktık olmadı silerdik.
Biz, hayallerimizi sırt çantamızda taşırdık.

Mevsim değişti diye mi yoksa biz de mi yaşlandık?
Çünkü bir masal değildi bu yaşananlar.
Neredeyse 'nerede' diyecek kalemim o eski Ramazanlar...
Mevsim ne olursa olsun işin sırrı çocukluk dünyasında.
Ramazan her sene hepimiz için geliyor. Ama sanki çocuklar için daha fazla geliyor.


Yorumlar