ABD iftiharla sundu: Bir Obama-Romney organizasyonu

 

Bir ABD seçimi daha sona erdi. Kazanan kazandı, kaybeden kaybetti. Ama bunların hepsi bilindik tabirle 'demokrasi kültürü' içinde yaşandı ve bitti. Amerikalılar oylarını kullandı, sayımlar yapıldı, açıklamalar birbirini izledi. Barack Obama kazandı, rakibi Mitt Romney yenilgiyi kabul etti ve Obama 4 yıl daha Beyaz Saray'da oturmaya hak kazandı.

Bütün bunlar bilindik seçim manzaraları olarak kayıtlara geçerken tüm bu organizasyonun arkasında bambaşka bir tablo daha vardı. Seçimi adeta bir şölene dönüştüren bu çalışmaların bir örneği de İstanbul'da sahnelendi. Haydarpaşa Tren Garı'nda gerçekleştirilen toplantıda ABD seçimleri gençlerin de katılımıyla sosyal medya üzerinden takip edildi, tartışıldı, konuşuldu. Twitter üzerinden gelen mesajların dev bir ekrana yansıtıldığı buluşmaya üniversitelerden öğrenciler, siyasi şahsiyetler, yorumcular ve politikacılar da katıldı.önce buluşacaktı işte elleri araya giresiye kadar.




ABD seçimleri adeta bir 'siyasi kültür' yarışması olarak takip edildi. Türkiye'nin siyasi literatür olarak hiç alışık olmadığı sahnelerin yaşandığı ABD seçimlerinin en belirgin özelliklerinden birisi de tartışma kültürünün ne kadar yerleşik olduğuydu.



ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone de Haydarpaşa'dan önemli mesajlar verdi. Son dönemlerde Türkiye'de de sıkça tartışılmaya başlanılan ve uygulamaya konulmak istenilen 'başkanlık sistemi' hakkında açıklamalarda bulunan Ricciardone, söz konusu bu sistemin uzun süredir ABD'de uygulanmakta olduğunu ifade etti. Bu sistemin tarihin sınavından geçtiğini belirten Ricciardone, başkanlık sisteminin çok da iyi bir sistem olmadığını ancak değiştirmenin zor olduğu için uygulanmaya devam edildiğini belirtti. Türkiye için adeta bir 'kurtarıcı' olarak yansıtılan bu sistem böylelikle üst düzey bir ABD'li politikacı tarafından adeta 'tacsiye edilmeyen' bir konuma gelmiş oldu.

Tüm bunların dışında ABD seçimleri kıran kırana geçen bir mücadele olarak değil de adeta bir 'siyasi kültür' yarışması olarak takip edildi. Türkiye'nin siyasi literatür olarak hiç alışık olmadığı sahnelerin yaşandığı ABD seçimlerinin en belirgin özelliklerinden birisi de tartışma kültürünün ne kadar yerleşik olduğuydu. Türkiye'de özellikle de son yıllarda hiç bir seçim arifesinde karşı karşıya gelmeyen siyasi liderler, ABD seçimi öncesi üç kez televizyon programlarında bir araya geleren politikalarını anlattı.

Türkiye'de ise bu ancak televizyonların kendi yaptıkları montaj sonrasında gerçekleşebiliyor. Parti liderlerinin yaptıkları konuşmalarda birbirlerine verdikleri cevaplar kesilerek sırayla ekrana yansıtılıyor ve böylelikle de siyaasilerin 'sanal' olarak karşılıklı tartışması ancak bu şekilde sağlanabiliyor.

Eski Avrupa'nın liderleri olan Mussolini, Stalin ve Hitler'in de siyasi bir rakibiyle karşılıklı olarak halk önünde tartıştığı pek de hatırlanır bir olgu değildir. Her ne kadar tam olarak bir örnek teşkil etmese de Türkiye'deki siyasi mantık da buna bağlanabilir. Siyasi liderlerin ayrı ayrı televizyon programlarına çıktığı ve bir grup gazetecinin sorularını cevaplandırdığı ya da parti toplantılarından birbirlerine cevaplar verdiği bir siyasi ortamda bulunan Türk vatandaşlarının, ABD seçimlerini izlerken adeta bir yarışmayı takip ediyorlarmış hissine kapılmaları da sürpriz olmasa gerek.



Yorumlar