İnsan, hafızası gereği yaşadıkça anılarını da biriktirir. Çocukluk, ilk gençlik, orta yaşlar, ihtiyarlık… Ömür ne kadarsa artık o kadarını… Herkesin yaşadığı çevre, şehir, içinde büyüdüğü insanlar, onun hatıra evinin duvarlarını, yollarını, o evinin içindeki eşyalarını oluşturur adeta. Hatta çocukluğundan, gençliğinden burnunda kalan bir koku, kulağında kalan bir melodi bile yıllar sonra çıkacak olsa karşısına, aklı hemen o ilk kokuyu, sesi duyduğu zamana gidiverir.
Bu gündelik hayatımızın maddi ya da manevi anıları, güzel de
olsa kötü de olsa bir acı verir insana. Dini ve inançsal özellik taşıyanlar
hariç tabi ki… Yaşanmışlığın, faniliğin, geçip gitmenin buruk tadı anıları
hatırlayışlarda genelde böyle bir tat bırakır zihin ağzının damağında. Bu
anılar zihnin derinlerinde durur, tetiklemelerle de su yüzeyine vuran materyal
misali çıkıverir ansızın, ister istemez. Ama bir de istemsiz değil de isteyerek
hatırlattıklarımız yok mu kendimize? İşte bunlar biraz daha elde aslında.
Saklanılan bir fotoğraf, bir köşede tutulan bir mektup, bir
toka, ya da bir kol saati… Bunlar da insan aklının albüm sayfaları değil midir
aslında? Hatıra olsun diye sarıp sarmalanıp bir kutuya konulan her hangi bir
eşya, zamanı geldiğinde hacminden hiç de beklenmeyecek bir kuvvetle vurup bizi
anıların acı veren çukuruna atabilir. Bu acı tehdide katlanarak o eşyaları
saklamak bir tercih olduğu gibi bunları elden çıkarmak, fotoğrafları belki
yırtmak da -Ama artık teknoloji sayesinde bir fotoğrafı yırtmaya eli
varmayanları daha kolay bir seçenek bekliyor. Delete tuşu- bir seçenek.
Saklanılan bir fotoğraf, bir köşede tutulan bir mektup, bir toka, ya da bir kol saati… Bunlar da insan aklının albüm sayfaları değil midir aslında?
Anı acısına dayanamayacağını bildiğinden bir zayıflık belirtisi bu son seçenekler. Ancak bunun tersini yapanlar da yok değil. Örneğin Orhan Pamuk’un romanıyla aynı adı taşıyan Masumiyet Müzesi veya Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’teki Kırık Kalpler Müzesi gibi… Zagrep’teki bu müzede evliyken boşanmış veya sevgiliyken ayrılmış dünyanın dört bir yanından insanların mutlu zamanlarındaki eşyalarından bazılarını sergileniyor. Bu eşyaların müzeye gönderilmesi her ne kadar acının paylaşılması olarak algılanabilecek olsa da artık o acı anıların hatırlanmamak istemesi olarak da yorumlanabilir.
Masumiyet Müzesi İnternet Sitesi Açılış Sayfası
Zagreb'te bulunan Kırık Kalpler Müzesi İnternet Sitesinden Bir Kesit
Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi ise daha başka bir hikayedir. Kurgusal bir anlatım olsa da eşyaların aidiyeti ve taşıdıkları anlamlar yine anı ve acı mantığıyla bir bütünlük içinde.
Sonuçta ikisi de bir seçenek, ya anılara sırtını dönüp aklındakilerin acısıyla yetinmek, ya da saklayıp anıları istediğin zaman acı çekmek…
Yorumlar
Yorum Gönder