Nisan geldiğinde Bahar Lisesi yine hareketlenirdi. Resmi müfredatının dışında bir de öğrenci müfredatı vardı çünkü bu okulun. Matematiği, fiziği, sosyolojiyi ve tarihi okurdular ama bunun yanında severlerdi de…
Evet haftalık ders programının arasında şu satıları da
görebilirdiniz bir Bahar Lisesi öğrencisinin: Sevmek, nisan yağmurunda
ıslanmak, bahar tomurcuklarının altında soluklanmak, soğuk sabahları kararında
üşümek ve onun için yeni şarkılar seçmek…
Bu liste kiminde uzun kiminde kısa olurdu ama o bahçede
nisan yağmurunu karşılamak adeta bir gelenek sayılırdı. Beklenen kişi henüz
okula adımını atmamışken, onun getireceği bilinmezliğin de heyecanıyla
adımlarken bahçenin kara zeminini inmeye başlardı yağmur, ya da bilerek
çıkılırdı biraz ıslanmak için. Bilinmez belki de ‘sırılsıklam aşık’ tabirini
akıllara getirirdi bu tavır.
O geldiğinde ise sanki kalbin içinde biz zil çalar ve sevda
dersi başlardı. Ders dendiğine bakmayın buna. Bu sadece bir andı. Göz göze
gelinen ve hemen bakışların kaçırıldığı ufacık bir an. Sonra ne yağmur
hissedilirdi ne soğuk. Bu derslerden sadece birisiydi ama yeni müfredat artık
yürürlükteydi. Bahar Lisesi daha çok ıslanacak gibi…
Yorumlar
Yorum Gönder