Bizans'ın erguvanı gelir aklıma...



İstanbul’da yine saatler çalıştı, takvim yaprakları sarardı ve mevsimler döndü. Yine bir bahardan yaza geçiş merdivenleri ağaçlardan dökülenlerle taçlandı.
 
Mevsimle birlikte farklı farklı renk renk çiçekler de şehri kendince süslemeye başladı. Bazen gözüme belediyenin yaptığı park-bahçe düzenlemesinden daha güzel gelir gelişi güzel çıkan bir çiçek… Yani refüjlere ekilen laleler ne kadar güzel olsa da ‘taş yerinde ağırdır, çiçek dalında güzel’ misali yine de bir taşın içinden başını uzatmış bir ot daha doğal geliyor bana.
 
Tüm bunların yanında bir de bu mevsimde İstanbul surlarında boy gösteren erguvan renkli çiçekler var. Kısa bir süre renklerini yanlarından gelip geçenlere sergileyen bu çiçekler kendi rengine ayrı bir önem verilen Bizans’ın surlarında bitiverince daha da bir ilgi çekici geliyor.
 
Tabi sadece surlarda değil uygun ortamı olan başka yerlerde de yetiştiğini düşündüğüm bu çiçeğin yine de surlar üstündeki pozları Bizans’ı hatırlatıyor ve Bizanslılar’ın erguvana yükledikleri anlamları.
 
 
Bizans’taki erguvan rengi konusunun kökeni, Judith Herrin’in İletişim Yayınları’ndan çıkan Bizans- Bir Ortaçağ İmparatorluğunun Şaşırtıcı Yaşamı adlı kitabında ise şöyle özetleniyor:
 
“Asil aileye mensup” sıfatı (Yunancası porphyrogennetos) Büyük Saray’da 750 tarihinden önce inşa edilmiş, Porphyra’dan, porfir, erguvan rengi taş (somaki) ile döşenmiş ya da erguvan rengi ipekle süslenmiş özel odadan gelir. O yıl V. Konstantinos’un ikinci karısı olan Hazar prensesi Irene, büyükbabasının ismi olan Leon adı verilen erkek bir çocuk doğurdu. Leon da sonra “Hazar” ve porphyrogennetos diye anıldı; erguvani odada doğan ilk erkek çocuk oydu. Bu özel mekan, saray kompleksi içinde (Pharos) Fenerli Bakire Kilisesi de yaptıracak olan ikonakırıcı imparator için teşvik edici oldu. Burası imparatoriçelerin, tümü de “erguvan odada doğan” yaftasına sahip olacak çocuklarını doğurdukları oda haline geldi. Bu, hanedanın emperyal otoritesini garanti edecek yeni bir unvanı ortaya koyan bir unsurdu.
 
Roma zamanında “erguvan içinde doğan” kenarları erguvan renkli kundaklara sarılan imparator çocukları için yaygın olarak kullanılan bir terimdi. Küçük dikenli salyangozdan elde edilen pahalı boya imparatorluk itibarını artırmak için kullanılıyordu. Bizans imparatorları ve onların aileleri erguvan renkli ipeklerin giyilmesini tekellerine almışlardı ve erguvan renkli kumaşları, ülke dışında ve özellikle beğenilen diplomatik armağanlar olarak gönderirlerdi.
 
 

Yorumlar