Romantik Militarizm biraz da bu olsa gerek


Romantik Militarizm... Bir gün ormanda yalnız başına yürümek, önündeki bir böceği ezmemek için adım kollamak, adım değiştirmek, kesilip yıkılmış bir ağacı öylece bırakmak, durup yaşlı bir ağacın köklerine bakmak, bir kelebeğin kanadında hayallere dalmak, yerdeki kuru yapraklara bile basmak istememek, toprağa normal bir toprağa öylece bakmak...

...ve yol bitimindeki ufacık bir köyden bile gerisin geriye ormana kaçmak...

Romantik Militarizm biraz da bu olsa gerek. Evet kesilmiş ya da yıkılmış, yani artık ölmüş bir ağacın yerinden kaldırmamak, onu bir nevi anıtlaştırmak zihinde. Belki inatlaşmak ama 'olsun, öyle dursun' demek. Tıpkı şehirlerdeki değişimlere karşı çıkmak gibi hatta odadaki bir eşyanın yeri bile değişmesin istemez mi bazen insan? İşte o ağaç da orada dursun, varsın yolun ortasından sarı bir çiçek çıksın, koparma öyle dursun, büyüsün. Tıpkı saçını, sakalını kesmediğin, saldığın gibi... Bırakalım orman da alsın başını gitsin. Ben bir köşesine ilişmeye çalışırım, böylesi saha şirin...

Evet işte Romantik Militarizm biraz da bu olsa gerek. Doğada bir pasif yaşam ön görse de gücü, şiddete karşı koymayı da dışlamamaktır. Ormandaki romantik adımlar sonrasında içinde oluşmaya başlayan korumasız kalma ve güçsüzlük duygusunu, silahını diğer kefeye koyarak dengelemek bu romantik adımlara bir kararlılık ve güç katar.

...ve günün sonunda rahata düşkünlük mü dersin ya da normale dönüş mü bilmem. Ormana ben bile fazla gibi gelirim sanki. Alırım bilmem hangi ormanlardaki ağaçlardan yapılmış defterimi, kitabımı ve giderim.



Yorumlar