Porselen insanlar


Porselen diyebileceğim insanlar vardı düşüncelerimde; porselen gibi... Kimi zaman çekingen, kimi zaman da samimi. Porselen ama şeffaf. Hani içi dışı bir sanki. Beyaz, kırılgan, hafif.

Bulutların üzerinde yürür gibi gelirler, çekinirsin dokunmaya 'ya kırarsam' diye. İsmini yüksek sesle yüzüne söylemekten de mi çekinir insan bilmem ki. Belki de bu porselen insanlar yüzünden tüm o duvarlar isim dolu A'dan Z'ye.

Önce duvara aksediyor ismi sonra kendi porselen yüzüne; ki kırılmasın, çatlamasın. Zaten o hiç üzülmesin ağlamasın. Kelimeler yerine harfler çıkar kimi zaman piyasaya. Porselene dokunmaya kıyamayan o eller acımasızca kazır harfleri birer birer banklara, duvarlara. Kimi zaman ismin tüm harflerini bazen de sadece baş harflerini.

İşte o zaman duvarlar, banklar birer bayrak olur, dalgalanır adeta. Alır yürür harfler akar duvarlardan okul sıralarına, defter aralarına, kitap arkalarına. Hatta topla cesaretini çık yaz tabeşirle kara tahtaya.

Porselen eller, porselen bir yüz. Kırılmasın, çatlamasın. O zaten hiç üzülmesin, ağlamasın. Beyaz, kırılgan, hafif. Onun adı sanki doğru bir tarif. Duvarlarda, banklarda, şehirde... Defterde, sırada, okulda... Elinde, avucunda, kendinde...

Porselen insnlar vardır bence; beyaz, kırılgan ve hafif. İyi bakarsan etrafına görürsün belki ancak. Bir kitabın içindeki kahraman da olabilir bazen dikkat et. Eğer bir gün bir çift porselen el düşerse avucunun içine, emanetimdir sana unutma. Bırakma sakın düşer, sıkma fazla çatlar. Sadece tut ve porselen yüzündeki gözlerine bakmaya devam et.


Yorumlar