Bahar değildi adı ama kendi bahar gibiydi


Yaşadığın eve, sokağa; şehre ve hatta dünyaya dışarıdan bakabilirsin. Ama kendine değil. Senin gibi biri lazım seni sana anlatması için...

Bunu istiyordu o da sonbahar sabahlarında okula gitmez üzere yatağında uyandığında. Kendinden uzaklaşıp kendine bakmak. Kendine biraz mola vermek ama yine kendi olmak. Hem zor hem kolaydı bu sabahlara uyanmak. Zordu çünkü yorgundu. Bir iş yapıyor sayılmazdı. Dinliyor, okuyor, yazıyor sonra da siliyordu. Bunları yapıyordu yıllardır okulda bol bol. Ama hep yorgundu uyandığında. Uykuya mı aşıktı daha çok yoksa yok yazılmaktan mı korkuyordu? Bazen bu soruya cevap bulamadan yine o kısa yol bitiyordu.

İlkbahardaki sevinç yaza kavuşmanın mı okulu kapatmanın mı? Bu soruyu da tam cevaplayamadan bu kez yaz bitiyordu ve işte sonbahar... Okulunun adı Bahar Lisesi olmasa belki bu kadar takılmazdı bunlara ve bir de onun adı. Bahar değildi belki adı ama bahar desen sanki bakardı... Öyle sıcak öyle soğuk. Hem sararmış yaprak hem toprağa düşmüş yeni bir tohum... Köşelere itiyordu bu onu. Somurtunca hüzün, gülünce mutluluk...

İşte yine dönüyor mevsim... Yine yağmur yağacak o bahçeye... Yine aynı kapıdan gelecek o... Sırası da aynı mıdır? Acaba saçı aynı uzunlukta mı? Aradan geçen koca mevsime rağmen sanki santimi santimine hatırlayacak. Sanki bir teli kopup düşse saçından, yağmurun ıslattığı betona düşmeden koşup yakalayacak... Kafasında onlarca soru işareti birden ünleme dönüştü. Kapı açıldı, o geldi... Yüzü birden önüne düştü. Oysa uyanalı çok oluyordu. Kapıdan giren ise gerçek olamayacak kadar güzel bir düştü...



Yorumlar