Manzaranın akla getirdiği satırlar



Yediğiniz bir yemeğin tadı, ikram edilen kolonyanın kokusu, yolda kulağınıza çalınan bir şarkının tınısı ya da ilerlediğiniz yolun manzarası; çocukluğunuzdan kalma bir sofrayı, bir odayı, bir günü ya da mevsimi pat diye aklınıza getirebilir.


Bazen de bu uyaranlardan her hangi biri, hatırlatabilir size okuduğunuz bir kitabın bazı satırlarını.


İşte o satırlardan birazı da Dino Buzatti'nin Tatar Çölü* kitabındaydı:


Subay çıkan Giovanni Drogo, ilk atandığı yer olan Bastiani Kalesi'ne gitmek üzere, kenti bir eylül sabahı terk etti.


Arkadaşı Francesco Vescovi, bir süre atla kendisine eşlik etti. Atların adımları ıssız sokaklarda yankılanıyordu. 


Kenti geride bırakmışlardı. Mısır tarlaları, kırlar ve güzün kızıl renklere boyadığı korular belirmeye başlamıştı. Giovanni ile Francesco güneşin kavurduğu beyaz yolda yan yana ilerliyorlardı. 


Bir yamacın tepesine varmışlardı. Drogo geri döndü ve ışığı arkasına alarak baktı; damlardan sabahın başladığına işaret eden dumanlar yükseliyordu. Uzakta kendi evini gördü. Odasının penceresine baktı. Pencere açıktı.


Arkadaşı Vescovi orada, sevgiyle kendisine veda etti ve Drogo dağlara doğru yoluna devam etti. Kaleye giden vadinin girişine vardığında güneş tam tepedeydi. Sağda, bir yükseltinin tepesinde,  Vescovi'nin kendisine gösterdiği tabya seçilebiliyordu. Oraya varmak için pek fazla yolu kalmamış gibiydi.


* https://iletisim.com.tr/kitap/tatar-colu/9039


Yorumlar